Kategoriler
Yanlış Tarım Uygulaması Arıları Yok Ediyor!
15 Aralık 2018

Arı ölümleri yüzde 20’lerden yüzde 70’lere çıkınca 11 sivil toplum örgütü ortak bir bildiri yayınlayarak Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan arıların ölümüne neden olan böcek zehirlerini yasaklamasını talep etti.

Arı nüfusunun azalmasına yol açan nedenlerin başında tarımsal üretimde kullanılan ve genel olarak pestisit olarak adlandırılan kimyasal maddeler geliyor. Bilimsel araştırmalar özellikle neonikotinoid sınıfı pestisitlerin arılar üzerinde hem doğrudan öldürücü etkileri olduğunu hem de sinir sistemlerini etkileyerek felç, hafıza kaybı, öğrenme yetisi bozukluğu gibi dolaylı yollardan da arılara zarar verdiğini gösteriyor. Avrupa’da yasaklanan böcek ilaçlarının Türkiye’de serbest olması sivil toplum örgütlerini harekete geçirdi. Aralarında Buğday Derneği, Doğa Derneği, ÇEKÜL, WWF-Türkiye ve Çevre ve Arı Koruma Derneği gibi sivil toplum örgütlerinin de bulunduğu 11 kuruluş ortak bir bildiri yayınlayarak toplu arı ölümlerinin önüne geçilmesi için böcek zehirlerinin yasaklanmasını talep etti. 


ARI ÖLÜMLERİNİN ÖNÜNE GEÇİLMESİ İÇİN ORTAK ÇAĞRI 

Dünyada ve Türkiye’de yaşanan toplu arı ölümleri canlı yaşamın geleceğini tehdit eden boyutlara ulaştı. Vakit kaybetmeden gerekli adımlar atılmazsa sadece arılar değil; yaşamın benzersiz çeşitliliği içinde birlikte yaşayan tüm canlılar ve gıdamız da tehlike altına girecek. Buğday Derneği, Çevre ve Arı Koruma Derneği (ÇARIK), Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL), Doğa Derneği, Doğa Koruma Merkezi, Greenpeace, Kuzey Ormanları Savunması , Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB), WWF-Türkiye , Yeryüzü Derneği ve Yeşil Düşünce Derneği’nden oluşan sivil toplum örgütleri toplu arı ölümlerinin önüne geçilmesi için ortak bir çağrı yaptı. 

YEDİĞİMİZ GIDALARIN ÜÇTE BİRİ ARILARIN SAYESİNDE SOFRAMIZA GELİYOR 

Arıların sadece bal üretmediği kaydedilen 11 sivil toplum örgütünün ortak açıklamasında, yediğimiz gıdaların 3 te 1 i de arıların sayesinde sofralarımıza geldiğine dikkat çekilerek, “arılar, çiçekler arasında dolaşırken gerçekleştirdikleri tozlaşma ile bitkilerin üremesini ve çeşitliliğini sağlıyorlar. Tozlaşma olarak adlandırılan bu sürecin yüzde 80’i bal arısı ve diğer yaban arıları tarafından gerçekleştiriliyor. Arılar, diğer böcek türleriyle birlikte biyolojik çeşitliliğin devamını sağlıyorlar. Bir başka deyişle arıların olmadığı bir dünya düşünmek mümkün değil“ ifadelerine yer verildi. 

ARI ÖLÜM ORANI YÜZDE 20’DEN YÜZDE 70’LERE ÇIKTI 

Uludağ Üniversitesi Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre yıllardır senelik yüzde 20 civarında seyreden arı ölüm oranının bazı bölgelerde yüzde 70’lere kadar çıktığını ve genel olarak arı ölümlerinin arttığını ortaya koyduğuna işaret edilen açıklamada şöyle denildi: 

ARI ÖLÜMLERİNİN EN BÜYÜK NEDENİ TARIMDA KULLANILAN BÖCEK ZEHİRLERİ 

“Arı nüfusunun azalmasına yol açan nedenlerin başında tarımsal üretimde kullanılan ve genel olarak pestisit olarak adlandırılan kimyasal maddeler geliyor. Bilimsel araştırmalar özellikle neonikotinoid sınıfı pestisitlerin arılar üzerinde hem doğrudan öldürücü etkileri olduğunu hem de sinir sistemlerini etkileyerek felç, hafıza kaybı, öğrenme yetisi bozukluğu gibi dolaylı yollardan da arılara zarar verdiğini gösteriyor. Nikotin mekanizması temelli bu pestisitler canlıların sinir sistemini etkiliyor. Bunun dışında küresel iklim değişikliği, habitat kaybı, yanlış arıcılık uygulamaları gibi pek çok konu da arı ölümlerinin nedenleri arasında yer alıyor. 

TOPRAKTA YÜZDE 25, AYÇİÇEKLERİNDE YÜZDE 35 NEONİKOTİNOİD TESPİT EDİLDİ 

Türkiye de 2012-2016 yılları arasında yapılan bir çalışmada Trakya da, özellikle de Tekirdağ ve Edirne de toplanan ayçiçeği tarlalarının toprak örneklerinin yüzde 25 inde ve ayçiçeği çiçek numunelerinin yüzde 35 inde neonikotinoid sınıfı imidacloprid maddesi tespit edilmişti. Aynı çalışmada çiçek örneklerinin yarıya yakınındaki kalıntının ise arıların zehirlenmesine neden olabilecek düzeyde olduğu anlaşılmıştı. İsviçre’de yapılan bir araştırmada ise dünyanın farklı bölgelerindeki yerel üreticilerden 198 bal örneği toplandı. Bu balların yüzde 75 inde, (teker teker bakıldığında AB ve ABD’deki yasal limitlerin altında kalsa dahi) neonikotinoid sınıfı böcek öldürücü kimyasalların kalıntılarına rastlandı.“ 

YAŞAMI TEHDİT EDEN ZEHİRLER AVRUPA’DA YASAKLANDI, TÜRKİYE’DE SERBEST! 

Avrupa’da yasaklanan ancak Türkiye’de halen serbestçe satılan ve kullanılan neonikotinoidlerin yaşamı çok ciddi şekilde tehdit ettiğinin altı çizilen ortak açıklamada, böcek ilaçları ve diğer birçok pestisitin arılarda “Koloni Çöküş Sendromu '' adı verilen ölümlere neden olduğu belirtilerek, şu bilgilere yer verildi: “Bu kimyasallar, bitkilerin tohumlarına uygulanabiliyor, böylece bitki büyürken kimyasal maddeleri bünyesinde tutmaya devam ediyor. Bitkiyle temas eden böcekler de zehirlenerek ölüyorlar. Yapılan diğer araştırmalar neonikotinoid içeren böcek öldürücü kimyasalların, arıların yanı sıra özellikle kuş, kelebek ve suda yaşayan omurgasızları da etkilediğini ortaya koyuyor. 

BİTKİLERE UYGULANAN BÖCEK ZEHİRLERİNİN BÜYÜK KISMI TOPRAĞA GEÇİYOR 

Ayrıca bitkilere uygulanan neonikotinoidlerin büyük bir kısmı bitki yerine toprağa geçiyor ve toprakta 19 yıla kadar etkilerini yitirmeden kalabiliyorlar. Yani bu kimyasalların, tam olarak hangi canlıya ulaştığını ve ne kadar zarar verdiğini hesaplamak oldukça zor. Neonikotinoidlerin doğada yol açtığı zararın tam boyutu henüz bilinmiyor. Ancak bu konuda ortaya çıkan her yeni gelişme, neonikotinoidlerin ekosistem için oldukça tehlikeli olduğunu gözler önüne seriyor. Avrupa Birliği 2018 yılında, neonikotinoid sınıfından arılara zarar veren 3 maddeyi sera kullanımları dışında tamamen yasaklayan tasarıyı oylayarak kabul etti. Yasağın 2018 in sonuna kadar uygulamaya geçirilmesi planlanıyor. Avrupa da yasaklanan neonikotinoidler (imidacloprid, clothianidin ve thiamethoxam) Türkiye deyse rahatça ve
 yaygın olarak kullanılıyor.“ 

TARIM BAKANLIĞINA ÇAĞRI: ’BÖCEK ÖLDÜRÜCÜ ZEHİRLER YASAKLANSIN!’ 

Arı ölümlerini durdurmak ve arıları yaşatmak için atılması gereken birçok adımın olduğu kaydedilen ortak açıklamada, “sivil toplum kuruluşları olarak ilk adımın Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından atılmasını, arıları öldüren neonikotinoidlerin yasaklanmasını ve bu yasağın ardından konuyla ilgili denetimlerin düzenli olarak yapılmasını talep ediyoruz. Arılara, kelebeklere, kuşlara ve daha pek çok canlıya zarar veren neonikotinoid sınıfı pestisitlerin yasaklanmasının, Türkiye’de biyoçeşitliliğin korunması ve gıda güvenliğimiz için atılacak en temel ve vazgeçilmez adımlardan biri olduğunun altını çiziyoruz. İnsan, doğadaki canlılardan yalnızca biri. Doğayı incitmeden, bozmadan, zehirlemeden üretmek, doğanın döngüsel mantığıyla düşünerek evrendeki sayısız canlıyla uyum içinde yaşamak mümkün. Doğanın korunmasının gerekmeyeceği bir dünya umuduyla“ görüşüne yer verildi. 



BİTKİLERDEKİ AZALMA VE ARILARIN SAĞLIĞINDAKİ SORUNLAR VERİMİ DÜŞÜRÜYOR 

Öte yandan Greenpeace’in geçtiğimiz Eylül ayında yayınladığı konuyla ilgili bir rapora göre Türkiye bilinen bal arısı ırklarının yaklașık yüzde 20 sine ev sahipliği yapıyor. Tarihsel olarak arıcılık alanında önemli bir aktör olan Türkiye de, Gıda ve Tarım Örgütü nün (FAO) 2017 verilerine göre Çin in ardından dünyadaki en büyük ikinci bal üretimi gerçekleșiyor. Ancak kovan bașı bal üretiminin dünya ortalaması yılda 20,5 kilogramken Türkiye de 14-16 kilogram arasında. Bu verim düșüklüğünün öncelikli sebepleri olarak arıların sağlığındaki sorunlar ve floral alanlardaki azalma gösteriliyor. 


http://www.turizmhaberleri.com/KoseYazisi.asp?ID=4118 

Simecs Group
BEVETA
Arıcılık Gazetesi Reklam Verin
Arıcılık Kongreleri
Arıcılık Fuarları
Tarım Fuarları
Arıcılık Festivali
Arıcılık Çalıştayı
Dünya Arı Günü
Arıcılık Konferansı
Arıcılık Semineri
Arıcılık Eğitimi