“Yonca Hanım, 20 gündür ciddi anlamda ülkemizde çok yüksek sayıda arı ölümleri yaşanmakta.
Özellikle Adana ve Muğla bölgesinde.
En önemli bilinen sebep zirai ilaçlama ve iklim değişiklikleri. Kullanılan ilaçların zamanı ve dozajı çok önemli.
Bitki, sebze-meyve üreticileri, yani çiftçilerimiz bunun arıya verdiği zararı bilse buna dikkat eder.
Ancak bilinçsiz yapılan ilaçlama ile hayatımıza kast ediyoruz bir yerde.
Çiftçilerimizle arıcılarımızın uyumlu hareket etmesi çok önemli.
Hatta Toplum Gönüllüsü Gençlerimiz ile yapacağımız farkındalık çalışmalarında özellikle çiftçilerin bu konuda bilinçlendirilebilmesi çok fayda sağlayabilir.
Hem sektörün, hem doğal yiyeceklerimizin hem de hayatımızın sürdürülebilirliği açısından arılarımız çok önemli.
Arı ölümlerinin önüne geçilebilmesi konusunda yapılacak her faydalı işte sorgusuz destek olmaya hazırız.
Can Sezen
Genel Müdür
Anavarza Bal”
G G G
2014 yılından beri arıları kurtarmak, yaşatmak, onların hayatımızdaki sağlığımızdaki yerini anlatmak için çabalıyorum.
Yok öyle durduğum yerden çabalamıyorum. Aktif anlamda çalışıyorum.
Yazıyorum, konuşmalar yapıyorum, anlatıyorum.
Yılmadan...
Toplum Gönüllüleri Vakfı Gençleri ile beraber Anadolu Arıları için çalışmaya 2014 yılında başladık. “Arı Sevgisi” eğitimleri verdik. Gençlerimiz 30 ilde bu konuda farkındalık için çalıştı, çalışıyor.
Anadolu, şu anda dünyanın en zengin çiçek dokusuna sahip tek toprak parçası.
Anadolumuzun arıları da, dünyanın en sağlıklı arı kolonilerini barındıran, yaşatan, onlara yuva olan tek toprak parçası.
Bu dediklerim abartı değil. Gerçek.
Yani Anadolu, hayatın devamı demek. Arı yoksa hayat yok demek çünkü.
Ve... Ben arılar için çalışmaya başladığım günden beri, Anavarza Bal’ın genel müdürü Can Bey, tam da bana yazdığı bu e-postadaki gibi, arılar için bir şey yapmak konusunda vazgeçmeyen, yılmayan yegane insan.
Bana bir toplantımızda, “Benim babam çiçeklere dokunmadan, onları sevmeden geçip gitmeyen bir insandır. Ben arıları, doğayı sevmeyi ondan öğrendim. Büyük emek, sabır” demişti. Hatta çocuklara arıları anlatmak için Nedim Saban’ın yazdığı bir tiyatro oyununu ücretsiz çocuklara taşıyorlar.
Gönülden yapıyorlar bunu.
TOG ile başlattığım Anadolu Arıları projesi için çalışmaya devam.
Can Bey bana bu e-postayı göndermiş. Ekran karşısında dondum kaldım.
Hem arılara feci üzüldüğüm için, hem konunun önemini canımın içinde hissettiğim için, hem de ülkemde her şeye rağmen bu kadar güzel insanları tanıdığım için...
Güzel okurlarım,
Çiftçimizi arılar konusunda bilinçlendirmek için ben gençlerle çalışacağım.
Ama sizin de desteğinize ihtiyacım var.
Aranızdan bir kişi bana destek verse, elini öper başıma koyarım.
İhtiyacım olan şey sevgi!
Arıları sevmenize ihtiyacımız var.
Bakın bahar geldi.
Çiçek ekin.
Her türlü ama her türlü kimyasal ilaçtan uzak durun. Bunu kendiniz, çocuğunuz, torununuz için, hayatınız, sağlığınız için yapın.
Doğa işini bilir. Onu coşturmak, doğurtmak için kimyasala gerek yok. Sevgi, sabır, emek, su, toprak, hava yeter. Hepsi bedava bakın.
Yaşadığınız yerde azcık toprak seven biri vardır elbet. Sorun.
Bizim buralarda her mevsim yaşayan çiçekler, ağaçlar nedir diye... Onları dikin, ekin, sevin bakın. Doğal halinde bırakın.
Arılar biberiye sever. Kekik sever. Lavantayı çok severler.
Akasya severler.
Hayatın devamını sağlayacak, bir tutam koparınca çayını içip mutlu olacağınız veya salatanıza koyup tadını alacağınız bitkileri ekin.
Balkonlarınıza hayat verin, çiçeklendirin.
Su... Bir de balkonunuza, bitkilerinizin arasına bir kap su içine bir taş koyun. O taşa oturup su içer arı kardeş. Onun tek derdi, çalışmak ve üretmek.
Baktınız yığılmış kalmış oracığa, uçamıyor, kıvranıyor, hali yok.
Korkmayın ondan. Can çekişiyor. Yardım edin. Ya ilaçlardan hasta, ya aç, ya susuz.
Koşun evden bir kaşık bal koyuverin ağzının kenarına. Emsin kana kana, yesin. Gücünü toplayınca uçar gider.
Ve hayatını kurtardığınız o bir tek arı, ömrünce size sağlık, afiyet, bereket dolu meyve ve sebze ile geçireceğiniz bir ömürle teşekkür eder.
Bir canı sevmek ve yaşatmak dünyanın en büyük aktivistliğidir.
Sağlıkla yaşatın ki sağlıkla yaşayın.
Teşekkür ederim.
Yonca
“kurt-arı-cı”